Son güncellenme :24.10.2017 23:52

Anasayfa > Tarihçe > Osmanlı Devleti Dönemi Kuruluş Devrinde Mudurnu

09.04.2012 Pts, 12:22

Osmanlı Devleti Dönemi Kuruluş Devrinde Mudurnu

 

Mudurnu, Osmanlı Devleti’nin çekirdeğini oluşturan toprakların içinde yer alır. Yöre köylerine, Selçuklu döneminde başlayan ilk Türkmen yerleşimleri Ertuğrul Gazi ve Osman Bey dönemlerinde de yoğunlaşarak devam eder. Ertuğrul Gazi’nin Ankara – Karacadağ civarından Söğüt taraflarına gelişlerinde, onunla beraber olan Samsa Çavuş önce İnegöl dolaylarına yerleşir. Burada Bizans tekfurlarından rahatsız olup, kalabalık aşireti ve kardeşi Sülemiş (Sulamış) ile birlikte Mudurnu – Çavuşderesi mevkiine göçer. 1290 yıllarında bu bölgeyi yurt edinerek eski ipek yolu güzergâhındaki Mudurnu Bizans Tekfurluğu kalesini, çevre köylerden askeri ve ekonomik muhasara altına alır.

Osman Bey 1292 yılında Samsa Çavuş ile birlikte Sorkun köyleri ve Mudurnu kalesine saldırarak etraftan bol ganimet toplar. Daha sonraki yıllarda birçok Osmanlı akınına uğrayan Mudurnu Tekfurluğu 1307 yılında Türk askerî ve siyasi egemenliğine boyun eğer. Samsa Çavuş da Mudurnu -Göynük -İzmit bölgesine “Uç Beyi” olarak tayin edilir. 1320 yıllarına kadar bu bölgenin denetimi ve Türkleştirilmesi görevini Akça Koca ve Konur Alp adlı gaziler sürdürür.

1333 yıllarında. Mudurnu – Bolu – Kastamonu yolunu izleyerek Kırım’a giden gezgin İbn-İ Batuta, Mudurnu – Göynük arasında Türkmen köylerinden geçtiğini, Ahi tekkeleri etrafında örgütlenmiş, canlı bir ekonomik merkez görünümündeki Türk şehri Mudurnu’da konakladığını anlatır.

Orhan Bey 1337 yılında İzmit’i aldıktan sonra, etrafı tamamen Türk köyleriyle kuşatılmış Taraklı, Göynük ve Mudurnu kalelerinin kesin fethi için Süleyman Paşa’yı görevlendirir. Bu kaleler uzun yıllar süren askeri ve ekonomik muhasaradan bunalmış olduklarından, karsı koymaksızın teslim olurlar. Süleyman Paşa yerli ahaliye iyi davranarak, arazi ve mülklerini onlara bağışlar. Bu karar Orhan Bey tarafından da onaylanır.

 

 

YÜKSELME DEVRİ

Yükselme döneminde Mudurnu eski önemini kaybetmekle birlikte canlılığını korumaya devam eder. Yıldırım Bayezıt şehzadeliği döneminde Mudurnu’ya bir camii (Büyük Camii) ve bir hamam (Yıldırım Hamamı) inşa ettirmiştir. 1402 Ankara savaşı sonrasında yaşanan Fetret devrinde, Mudurnu civarı güvenli bir bölge olarak görüldüğünden şehzadelere barınak olur. Mehmet Çelebi, Mudurnu – Seben arasındaki yaylalarda 1000 kişilik ordusuyla otağ kurarak Moğol ordusundan gizlenir ve güç toplar. Emir Süleyman, Mudurnu – Göynük arasında bir kış mevsimi boyunca konaklayıp İznik’e geçer. 2. Murat döneminde isyan eden Şehzade Mustafa. İsfendiyar Beyi ile birleşip Mudurnu – Taraklı civarına kadar ilerler. İsfendiyar Beyi’nin Bolu’da yenilmesi üzerine Edirne’ye kaçar.

 

 

DURAKLAMA VE GERİLEME DEVRİ

1650 yıllarında Mudurnu’ya gelen Evliya Çelebi özetle Mudurnu’nun ; “yeniçeri ocağından sancak payeli bir bey hükmünde tayin edilen 150 akçalık bir kaza olduğunu. Belediye işlerine bakan bir Subaşı, devlet işlerine bakan bir Kethüda – mahalli ve askeri görevli Yeniçeri – Serdarı’nın varlığından bahseder. 3000 konut. 17 mahalle, Yıldırım Camii ve Medresesi, 1 Darülhadis. 13 çocuk mektebi. 3 han ve hamam, 1100 iğneci tezgâhı ve dolabı olduğunu söyler. Mudurnu yapımı iğne ve boduç (çamdan oyma su kabı) ların Rum ülkesine ve Hint’e kadar gönderildiğini, 10 arşın boyunda. 2 zira (180 cm ) eninde latif tahtalarının Akçaşehir ve İzmit iskeleleri ile İstanbul’a ve başka diyarlara gönderildiğini anlatır.

Duraklama ve Gerileme dönemlerindeki genel idari ve ekonomik bozukluk. Mudurnu civarında da etkisini gösterir. 1638 yıllarında Sakarya, Kocaeli, Mudurnu bölgesinde Mehdilik iddiasıyla geniş taraftar toplayan Şeyh Ahmet, Revan seferine giderken yöreden geçen 4. Murat tarafından yakalanıp cezalandırılır. 1648 yıllarında 4. Mehmet’e karşı ayaklanan Gürcü Abdünnebi Mudurnu dağlarında gizlenip köyleri talan eder. Hükümet kuvvetlerince kovalanıp Karaman’da ele geçirilerek cezalandırılır.

Celalî İsyanları döneminde de yörenin ormanlık bölgelerine yerleşen asiler önemli geçitleri tutarak kervanları soyup, civar köylülere zulüm ederler. Bu asilerden Alişan adlı birinin basında olduğu çete Mudurnu – Göynük – Düzce arasındaki köyleri haraca bağlar. Bu dönem yöneticilerinin de halka ağır vergiler yüklemesi sonucu, iki yönlü bunalan halk dayanamayıp asi hareketlere girişir. Ünlü Köroğlu da bu dönemde yaşar. Bu olaylar onucunda Bolu’da Sancak beyliği idaresi kaldırılarak, Voyvodalık sistemi kurulur. 2. Mahmut dönemine kadar devam eden bu idare 1811 yılında mutasarrıflıkla son bulur. 1811 – 1865 yılları arası Ayanlık devridir. 1865 yılı sonrasında bölge Kastamonu sancağına bağlanır. Mudurnu daha sonra Cumhuriyet yönetiminin ilk kazalarından biri olarak Bolu’ya Bağlanır.

 

 

SAMSA (Samsame) ÇAVUŞ

Osmanlı Devletinin çekirdeğini oluşturan toprakların fethinde, gönülden bağlı bir gazi olarak, Ertuğrul Bey, Osman Bey, Orhan Bey emrinde savaşan Samsa Çavuş 13. 14. yy. da yaşamıştır. Süleyman Şah oğlu Ertuğrul Gazi’nin yetiştirdiği aşiret kethüdalarındandır. Kayı boyunun Ankara- Karacadağ’dan, Söğüt, Domaniç yöresine göç etmesi ile birlikte. Samsa Çavuş da kalabalık aşireti ve kardeşi Sülemiş (Sulamış) ile beraber önce İnegöl yöresine yerleşir. Burada rahat edemeyip 1291 yılı öncesinde Mudurnu civarına göç eder. Yerli halk ile iyi geçinerek, yarı göçerlikten yerleşik hayata yönelir.

Samsame (keskin kılıç) adıyla da anılan Samsa Çavuş, Osman Bey ile fetihlere katılmanın yanı sıra, yarı bağımsız olarak Bizans köy ve kalelerine baskınlar düzenler ve yerli ahali üzerinde korku, saygı uyandırır. Osman Gazi onun adına Yenişehir suyunun Sakarya Irmağına döküldüğü yerde bir hisar yaptırır. 1310 Osmanlı devlet teşkilatında ve saray görevleri arasında önemli bir unvan olan “Çavuş” rütbesini ilk defa taşıyan Samsa Çavuş Osman Bey tarafından Mudurnu – Göynük – İznik çevresine “Uç Beyi” olarak atanır. 1317 yılında şehzade Orhan Bey ile birlikte Marmara ve Karadeniz kıyılarına yönelen fetih hareketlerine katılarak, İznik yakınındaki Kara-Tekin kalesinin komutanlığım da üstlenir. Orhan Gazi’nin Osmanlı Beyliği’nin basma geçtiği dönemden sonraki tarihi belgelerde bahsi geçmeyen Samsa Çavuş’un bu dönemde öldüğü kabul edilebilir. Meydan Larousse’de Gemberüz köyünde. Samsa Çavuş tarafından yaptırılan kare planlı, duvarları moloz taşlarıyla örülü, iç duvarları horasan sıvalı bir camii, yanında 10 x 10 m boyutlarında bir hamam ve buraya km uzaklıkta Hacımusalar köyünde ahşap bir türbe içinde Samsa Çavuş mezarı kalıntıları mevcuttur.” bilgileri yer almakla beraber bu ahşap türbe Hacımusalar köyünde değil eski adiyle Kuzören, yeni adıyla Samsaçavuş köyündedir. Esasen bu iki köy birbirine tamamen bitişiktir.

YORUMLAR

Toplam 0 yorum bulunmaktadır.